8 Mart 2014 Cumartesi

Kadın Sorunsalı




Bugüne kadar kadın sorunları hakkında pek çok yazı yazılmış ve pek çok olaya şahit olmuşuzdur. Hala çözülememiş olan bu sorunları bir kez daha masaya yatıracak olursak;
  • Kocası ya da sevgilisi tarafından basit nedenlerle öldürülen kadınlar -ki kıskançlık dediğimiz olay kesinlikle tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır-
  • Babası, kocası ya da sevgilisi tarafından fiziksel ve de sözel şiddete maruz kalmış kadınlar
  • Çocuk yaşta evlenmeye zorlanan ve sanki bir malmış gibi başlık parasına satılan kızlar
  • Erkek ve de kadın patronundan anlamsız yere sözel şiddete maruz kalmış kadınlar
  • Oğlunun hala büyümediğini kabul eden ve onu paylaşamayan kayınvalidelerin gelinlerine yaptığı psikolojik şiddet
  • 'Kadındır, edebini bilmelidir' diyen ve onu bir kalıba sokmaya çalışan toplum zihniyeti
Ve yüzlerce küçük ayrıntı içeren madde daha...
Fakat burada esas işlemek istediğim konu bu değil. Bu zamana kadar suç, genel olarak bir adama ya da bir kadına atılsa da esas suçlunun kim olduğu hep gözardı edilmiştir diye düşünmekteyim. Bu da;
'Kadının en büyük düşmanı aslında kendisidir!' sorunsalıdır. Evet nedense kadın milleti olarak hep sorunun dış kaynaklı olduğuna inanmış ya da inandırılmışızdır. Ya hep baba, koca, sevgili yanlış yapmıştır bize, ya da bir anne, kayınvalide ya da bir kadın patron!
Peki ya bizler! İçimizdeki kadına hiç sormaz mıyız, 'Esas sen ne yaptın?' diye...Sormayız, çünkü bu daha kolay geliyor ama içimizdeki karmaşayı çözemediğimiz için kısır döngü de devam ediyor. Sürekli kendini gerçekleştiren bir kehanet gibi!
Peki nedir, kadının içinde çözmesi gereken sorunlar?
En birinci sırada kadının kendini sevmesi ve komplekslerinden arınması gerektiğidir. Bu bile başlı başına bir olaydır gözümde... Zordur, geçilecek yollar ise çetin cevizdir.
Peki, neden kadın sevmez kendini, neden hep küçük görür kendini diğerlerine göre? Bence kadın varolduğundan beri öyle alıştırmıştır ki kendini itaat etmeye, öyle alıştırmıştır ki kendi değerini kendi biçecekken başkasının onun yerine biçmesine... İzin verdiği ölçüde değerini azaltmış ve böylelikle kendi değerini önce kendi nezdinde kaybetmiştir. Ve biz bu olaya aşağılık kompleksi adını vermişizdir.
Peki ya kadın yattığı yerden hiç emek harcamadan sadece görünüşü ile bir yerlere gelmeye çalışıyorsa? Sürekli kendini geliştirmek yerine alavere dalaverelerle diğer insanlardan üstün olduğunu kanıtlama yarışına girdiyse? Üstelik bunu çevresindeki insanları özellikle diğer kadınları ezme pahasına yapıyorsa? İşte biz buna da yükseklik kompleksi adını vermişiz. Ve bu durumdaki bir insana çok da yapılabilecek birşey yokmuş anladığım kadarıyla...
Yalnız kalmaya mahkum bir insan, gerçekten çok üzücü!
Bu noktada nacizane tavsiyelerim olacak kadınlarımıza... Ha, sen kendini çözebildin mi sorusu sorarsanız bana, henüz değil ama eskiye göre daha rahat hissediyorum kendimi. Çözdükçe paylaşacağım işte böyle! :)
Bir kere her insan tektir ve bir nev'i şahsına münhasırdır. Önce bunu bir kabul etmemiz gerek. Başkasını unutup kendi özüne bakabilecek ki insan neden dünyaya geldiğini anlayabilsin. Yalnız bu duygu anlaşıldığı andan itibaren de insan kendini unutmalıdır artık. Unutsun ki diğer insanlara yardım edebilsin.
Kadının gerçekten yükü ağır. Hele ki bir de çocukları varsa kendine ayıracak vakit bulması iyice zorlaşır. O zaman kadın yine kendi içine bakmalıdır. Yaradılışından gelen kontrol hissi acaba aşırıya mı kaçmıştır? Hemen bir durum değerlendirmesi yapmalı, herşeyi kontrol etme hissiyatını bir kenara bırakmalıdır ki hem kendi hem etrafındakiler nefes alabilsin.
Bir kadının temiz ve bakımlı olması güzeldir. Ama aslında o her haliyle güzeldir, süste abartıya kaçınca özden uzaklaşılıyor gibi geliyor bana. Tercih yine içi güzelleştirmekten yana olmalı...
Özellikle kız çocuklarını yetiştirenlere de tavsiyem, erkek çocuklara ne haklar tanınıyorsa kızlara da aynı hakların tanınması olacaktır, her zaman eşit bir şekilde!Böyle yetişen bir kız çocuğundan hem iyi bir anne hem iyi bir eş, hem de iyi bir iş kadını olacağı kanaatindeyim.
Yazarken bile yoruldum, uygulamaya geçmek çok daha zor olacak eminim. Ama insanın kendini bilmesi kadar güzel birşey de yok bu dünyada!
İsteğim tüm kadınlarımızın layık olduğu değeri en iyi şekilde görmesi... Böylelikle toplulumumuz da güzelleşecek, herkes daha bir mutlu yaşayacak, buna çokça eminim.
8 Mart Dünya Kadınlar Günümüzü kutlar, kucak dolusu sevgilerimi bir demet yapıp her birinizin kalbine gönderirim.
Sevgiyle kalın

tuğba ünsal
8.03.2014
 11:41

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder