26 Nisan 2010 Pazartesi

2010 Altın Kadın Ödül Konuşması



Bir Türkiye insanı olarak büyümeye başladığınızda ne olmak istediğinize dair karar vermeniz oldukça zordur. Çünkü etrafınızda şu tarz repliklerle sıkça karşılaşmışsınızdır:

Ahmet, 40 yıldır sanatla uğraşıyor, ama kendine ait bir evi bile yok!

Ressam Mehmet, sevdiği kızla evlenemiyor. Çünkü kızın babası ‘Sanatçıya verecek kızım yok! diyor. Gerçi baba da kendince haklıdır. Çünkü Fikret Mualla gibi birçok ressamın ancak öldükten sonra değer kazandığını okumuştur.

Bu gibi sayısız örneklerle bardağın boş tarafını görerek yetiştiğinizden yaratıcılığınızı bastırıp geçiminizi sağlayacak mesleklere yönelirsiniz. Yıllar geçer, ama o yaratma isteği içinizde kıpırdanır durur, dışarıya çıkmak için can atar.

Bir gün dayanamayıp ‘Ne olacaksa olsun!’ dersiniz ve tasarlamaya başlarsınız. Gece gündüz çalışırsınız. Aniden hiç beklenmedik bir şey olur ve paradan çok daha değerli bir şey alırsınız. Tıpkı bunun gibi! Şaşırırsınız. Emeği gören, takdir eden insanların da var olduğunu anlarsınız.

Bu ödülle geleceğe umutla bakmamı sağlayan devlet büyüklerime çok teşekkür ederim.

İzin verirseniz ben de bu ödülü, bardağın dolu tarafını gören ve gösteren tüm kadınlara armağan etmek istiyorum.

Teşekkürler

E