10 Eylül 2015 Perşembe

Yaşadığın yer ancak sevgi ile korunabilir





Nasıl ki insan sevdiği zaman karşısındakinin eksikleri görmez ise insan diğer insanların da yaptığı yanlışları aynı perspektifle görebilmeli ve kolaylıkla bertaraf edebilmeli. Çünkü her insan zayıftır ve zaafları vardır. Bunu inkar edebilecek bir kişi var ise buyursun geçsin karşıma, bir güzel konuşalım.

Çok az bir istisna dışında herkes ailesini sever. Ne kadar kavga gürültü çıksa da bir bakmışsınız tüm ev süt liman olmuş. Çünkü insan sevdiklerini öyle kolay bırakamaz. Çünkü içeriğinde emek vardır, özveri vardır, anlayış vardır. Kolay değildir öyle vefasız olmak! Vicdana her zaman yenik düşülür. Bu hep böyleydi, böyle de olacaktır. Bunu duyguyu yaşamamış biri varsa buyursun geçsin karşıma, anlaşalım.

Konuyu biraz daha genişletelim şimdi. Aileden komşulara, oradan akrabalara ve tüm tanıdıkları da şöyle bir kapsadıktan sonra mevzuyu vatana getirirsek eğer, temelde değişen hiçbir şeyin olmadığı görülecektir. İnsanlar daha kalabalıktır, hatalar da aynı oranda büyümüştür. Kargaşa da aynı şekilde büyümüş olabilir. Ama çekirdekte yatan düşünce burada da iş görür. Seviyorsan akran ve akrabalarına, tüm hemşerilerine ve ülkene aynı bakış açısıyla bakmak gerekir.

“Nasıl olacak?” diyenler buyursun gelsin karşıma, enine boyuna tartışalım.

Zira temelde insan aynı, duygular aynı... Özümüzde hepimiz aynı yaratılmışız. Aynı nurdan gelme değil miyiz? Nasıl farklı olalım? Düşünce kalıplarımız farklı gibi görünüyorsa o zaman empati duygumuz devreye girmeli. Farklıysak, farklı evlerde farklı düşünce kalıplarındaki insanların etrafında yaşadığımız içindir. Herkes başkalarından öğrendiği ve üzerine giydiği bu düşünce kalıplarını birbirine satmaya çalışıyor. Aslında hepimiz birer “Pazarlamacı” olmuşuz da haberimiz yok.

-Yanlışsın. diyeniniz varsa buyursun geçsin karşıma,  orta yolu bulalım.

Hepimizin “Yol”u bir. Ve bu iyilik içeren bir yol. Tüm kalbimle inanıyorum ki dünyanın en kötü insanı bile çocuğuna onun iyiliği için öğütler veriyordur. Çünkü insanın doğasında %100 iyilik olamayacağı gibi %100 kötülük de yoktur. İşte amaç bu iyilikleri yakalayıp orta yolu bulabilmekte...

Ne kadar kolay değil mi karşımızdaki insanın kötü yanlarını görebilmek. Onu ifşa etmek için adeta birbirimize yetiştirmek hatta bu konuda yarışmak. Burada hemen üç temel yanılgıdan bahsetmeliyim:

      1. Birisi hakkında yapılan dedikodu olay çarpıtmadan anlatsak bile özümüzü kirletmiş oluyoruz. Çünkü müneccim değiliz ve insanların aslında içinde gizlediği niyeti bilemeyiz.
      1. Birisi hakkında yargıya varmamız temelde yanlıştır. Allah bile ahirete kadar karar vermiyor ki bize ne oluyor? Yargıç olmak istiyorsak bi zahmet hukuk fakültesine yazılalım.
      2. Birisi hakkında bu kadar konuşmamız acaba onu kıskandığımız ya da çekemediğimiz için olabilir mi? Rakip mi gördük yoksa? İçimizdeki o kocaman egoyla bir konuşalım bakalım.

İnsanın en iyi silahları; iyi niyeti, barışı istemesi, kendi için istediğini başkası için de istemesi ve en önemlisi affetmek olmalıdır. Bu kabul gördüğünde gerçek barış sağlanmış olacak ve yaşadığımız topraklara huzur gelecektir. Bunu istemeyen varsa bi zahmet karşıma bile çıkmasın. İnsanım, Allah muhafaza kelimelerim kurşuna döner, yaralanırsın, üzülürüm.

İçimizdeki sağduyuya ve ne olursa olsun sevme fikrine sahip çıkalım. Bir de anlayıp bilmeden gaza gelmeyelim, araştıralım. Tek istediğim bu. Sevgiyi, iyi niyeti, kardeşliği, paylaşmak isteyen kim varsa kapım her zaman açık. Buyurun gelin yanıbaşıma, birer kahve içelim :)

tuğba ünsal
10.09.2015
12:05

Not: Fotoğrafı, Servergazi Tepesi, Denizli'de çekmiştim.