Oysa
ki...
Saçmalanmış
sözcük tarlalarından geçeli çok olmuştu.
Kırk
Haramilerin bile aklı yitmişti, gördükleri karşısında...
Yine,
şimdi tam burada
Tam
orada, hemen şuracıkta,
Yeni
hasat edilmiş yalan ve dolanlar demetlenmiş ve sıkıca bağlanmıştı
Sanki
bir yere kaçabileceklermiş gibi!
Bense...
Kırık
dökük bir evin kenarında oturmuş, çayımı yudumluyordum
Az
ilerde kökü eşelenmiş bir ağaç, bana doğru bakıyordu, masum
Hiç
bitmeyen bir kavganın sonunu bekler gibiydi, sabırlı ama ketum
Serzenişler
Denizi'nin durgun suları da ufukta görünmekteydi.
Bir
oraya bir buraya savrulan yaprak misali, solmuş ve de kırgındılar
Zira...
Ne
yapılsa da fayda etmeyen Bunalımlar Kasabası'ydı burası!
Derken,
bir gün...
Yine
burada,
Tam
kasabanın ortasında
Biri
belirdi...
Sakin,
bir o kadar da temkinli
Gün
görmüş biriydi, belli ki
Yavaşça
yürümeye başladı,
Elinden
bıraktığı tohumlarla,
Yeniden
hayat veriyordu toprağa,
Kalplere
umut dağıtıyordu
Dostça,
arkadaşça
Tüm
ayakta kalabilen canlılar da arkasında...
Aniden...
Bir
de ne göreyim?
Ben
de belirivermişim yanında,
Omuz
omuza vermişiz,
Yürüyoruz sonsuzluğa!
tuğba ünsal
8-15.03.2014
10:23
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder