Tehlikeli
işler bunlar
Dünyadaki
en tehlikeli davranış biçimi nedir diye sorsanız, kesinlikle
'Vurdumduymazlık' derim. Her ne kadar karekterin oturmamış biçimi
olsa da bunu düzeltmeye çalışmayan daha doğrusu büyümeye
yanaşmayan insanlar, bu tutumlarını devam ettirdiklerinde insanlık
için çok büyük bir tehlike oluşturduklarının farkında
değillerdir. Dünyayı batıran insan topluluğu maalesef bu tip
insanlardan çıkmaktadır.
Nasıldır
bu insanlar? Nereden tanıyabiliriz onları? Özetlemek gerekirse;
1)'Bana
dokunmayan yılan bin yıl yaşasın' zihniyetindedir. İşine gelen
teklife tamam deyip, başkasının çıkarı olduğunda muhalefet
yapar. En temel ihtiyacı olan kendini koruyordur desek de bencillik
işin içindedir. Ne gariptir ki ne kadar güven altında olursa
olsun, daha fazla korunmaya ihtiyacı vardır ve bu ihtiyaç hiç
giderilemeyecektir. Bir psikoloğa gidilmelidir.
2)Aşırı
korumacı bir zihniyettedirler. Muhtemelen ailesi de öyledir ve bu
davranışın doğruluğuna inanmıştır. Yine kendini ve ailesini
koruma altına almak istemiştir ama diğer insanları hiçe
saydığını hep gözardı eder.
3)'Duyarlılık'
kavramını hiç duymamışlardır ya da duymamazlığa gelirler.
'Aman canım sen de'ciler tam da bu gruptan çıkar. Kendisiyle
oldukça barışık insan topluluğu böyle görünerek çevreye
'Özgüvenim tam' mesajı vermeye çalışmaktadır. Bilmez ki
özgüven dediğin narsistlik değildir. Özgüven dediğin tam da
dürüstlükle bağdaşan birşeydir. Sen de olan başkasında yoksa
vicdanın devreye girdiği birşeydir. Sen de olanı başkası için
de istemektir.
4)Aslında
belki bir o kadar da depresyondadırlar. Başkasının dertleriyle
uğraşmak istemez ya da uğraşacak mecalleri yoktur belki de...Ruh
sağlıklarıyla ilgilenseler ya da kendilerini ruhani olarak
geliştirmeye adasalar çok daha iyi olacaktır.
5)Tembeldirler.
Daha doğrusu kendi çıkarı olduğunda çalışkan kesilirler de
sıra başkasına gelince ya bir yerleri ağrıyordur ya da çok acil
işleri çıkar bunların. Zira yine bencillik kapısına çıkıyoruz!
Yapılan
bir araştırmaya göre iyi ve kötü niyetleri çözme yeteneğimiz
doğuştan geliyor. Araştırmaya göre bebeklerden iyi davranışlar
sergileyen kukla ile diğerine kötü davranan kukla arasında seçim
yapması isteniyor. Hangi yaşta olurlarsa olsunlar bebekler hep iyi
ve şefkatli olanı seçiyor. Burda da kendini koruma iç güdüsü
diyebiliriz aslında. Ama unutulmamalıdır ki insan kendini
sevenlerle beraber olduğunda daha pozitif ve yardıma açık oluyor.
Yani iyilik gören iyilik yapıyor.
Şarkıda
da dediği gibi;
'İyilik
yap iyilik bul, kim kazanmış kötülükten!'
Son
olarak Prof. Üstün Dökmen'in yazısıyla bitiriyorum.
Saygılı
olmaktaki kusurlarımızı şöyle anlatıyor:
- Birbirimize saygılı olma konusunda 3 tip temel hatamız var...
Avrupa'da yaşayan vatandaşımız orada yerlere çöp atmıyor ama Kapıkule'den girer girmez yerlere tükürmeye, çöp atmaya başlıyor. Niye burada böyle yapıyorsun diye sorulduğunda, herkes böyle yapıyor diyor. Kendi fikri olmayan insanın duruma göre hareket etmesidir bu.
İkinci hatamız, adama göre davranmamız. Karşımızdaki adam iri yarıysa, 'Buyur Abi', diyoruz, ufak tefekse, 'Ne var!' diyoruz. Oysa ki, insanların onuru birbirine eşittir.
Üçüncü hata, keyfimize göre davranmak. Keyfimiz yerindeyse eve girerken 'Merhaba millet' diyoruz, değilse surat asıyoruz. Oysa keyfimiz yerinde olsun olmasın insanlara saygılı davranmak zorundayız.
Diyorum ki, yerdeki ekmeğe saygılı olma konusunda ülkemde mutabakat var, kimse basamaz, ayağıyla dürtüklemez ya da öper, koyar bir kenara.
Ekmek nimettir kabul, peki insan nimet değil mi?
- Birbirimize saygılı olma konusunda 3 tip temel hatamız var...
Avrupa'da yaşayan vatandaşımız orada yerlere çöp atmıyor ama Kapıkule'den girer girmez yerlere tükürmeye, çöp atmaya başlıyor. Niye burada böyle yapıyorsun diye sorulduğunda, herkes böyle yapıyor diyor. Kendi fikri olmayan insanın duruma göre hareket etmesidir bu.
İkinci hatamız, adama göre davranmamız. Karşımızdaki adam iri yarıysa, 'Buyur Abi', diyoruz, ufak tefekse, 'Ne var!' diyoruz. Oysa ki, insanların onuru birbirine eşittir.
Üçüncü hata, keyfimize göre davranmak. Keyfimiz yerindeyse eve girerken 'Merhaba millet' diyoruz, değilse surat asıyoruz. Oysa keyfimiz yerinde olsun olmasın insanlara saygılı davranmak zorundayız.
Diyorum ki, yerdeki ekmeğe saygılı olma konusunda ülkemde mutabakat var, kimse basamaz, ayağıyla dürtüklemez ya da öper, koyar bir kenara.
Ekmek nimettir kabul, peki insan nimet değil mi?
Sevginiz daim olsun...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder