4 Temmuz 2013 Perşembe

Tehlikeli işler bunlar




Tehlikeli işler bunlar

Dünyadaki en tehlikeli davranış biçimi nedir diye sorsanız, kesinlikle 'Vurdumduymazlık' derim. Her ne kadar karekterin oturmamış biçimi olsa da bunu düzeltmeye çalışmayan daha doğrusu büyümeye yanaşmayan insanlar, bu tutumlarını devam ettirdiklerinde insanlık için çok büyük bir tehlike oluşturduklarının farkında değillerdir. Dünyayı batıran insan topluluğu maalesef bu tip insanlardan çıkmaktadır.
Nasıldır bu insanlar? Nereden tanıyabiliriz onları? Özetlemek gerekirse;
1)'Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın' zihniyetindedir. İşine gelen teklife tamam deyip, başkasının çıkarı olduğunda muhalefet yapar. En temel ihtiyacı olan kendini koruyordur desek de bencillik işin içindedir. Ne gariptir ki ne kadar güven altında olursa olsun, daha fazla korunmaya ihtiyacı vardır ve bu ihtiyaç hiç giderilemeyecektir. Bir psikoloğa gidilmelidir.
2)Aşırı korumacı bir zihniyettedirler. Muhtemelen ailesi de öyledir ve bu davranışın doğruluğuna inanmıştır. Yine kendini ve ailesini koruma altına almak istemiştir ama diğer insanları hiçe saydığını hep gözardı eder.
3)'Duyarlılık' kavramını hiç duymamışlardır ya da duymamazlığa gelirler. 'Aman canım sen de'ciler tam da bu gruptan çıkar. Kendisiyle oldukça barışık insan topluluğu böyle görünerek çevreye 'Özgüvenim tam' mesajı vermeye çalışmaktadır. Bilmez ki özgüven dediğin narsistlik değildir. Özgüven dediğin tam da dürüstlükle bağdaşan birşeydir. Sen de olan başkasında yoksa vicdanın devreye girdiği birşeydir. Sen de olanı başkası için de istemektir.
4)Aslında belki bir o kadar da depresyondadırlar. Başkasının dertleriyle uğraşmak istemez ya da uğraşacak mecalleri yoktur belki de...Ruh sağlıklarıyla ilgilenseler ya da kendilerini ruhani olarak geliştirmeye adasalar çok daha iyi olacaktır.
5)Tembeldirler. Daha doğrusu kendi çıkarı olduğunda çalışkan kesilirler de sıra başkasına gelince ya bir yerleri ağrıyordur ya da çok acil işleri çıkar bunların. Zira yine bencillik kapısına çıkıyoruz!
Yapılan bir araştırmaya göre iyi ve kötü niyetleri çözme yeteneğimiz doğuştan geliyor. Araştırmaya göre bebeklerden iyi davranışlar sergileyen kukla ile diğerine kötü davranan kukla arasında seçim yapması isteniyor. Hangi yaşta olurlarsa olsunlar bebekler hep iyi ve şefkatli olanı seçiyor. Burda da kendini koruma iç güdüsü diyebiliriz aslında. Ama unutulmamalıdır ki insan kendini sevenlerle beraber olduğunda daha pozitif ve yardıma açık oluyor. Yani iyilik gören iyilik yapıyor.
Şarkıda da dediği gibi;
'İyilik yap iyilik bul, kim kazanmış kötülükten!'

Son olarak Prof. Üstün Dökmen'in yazısıyla bitiriyorum.
Saygılı olmaktaki kusurlarımızı şöyle anlatıyor:

- Birbirimize saygılı olma konusunda 3 tip temel hatamız var...

Avrupa'da yaşayan vatandaşımız orada yerlere çöp atmıyor ama Kapıkule'den girer girmez yerlere tükürmeye, çöp atmaya başlıyor. Niye burada böyle yapıyorsun diye sorulduğunda, herkes böyle yapıyor diyor. Kendi fikri olmayan insanın duruma göre hareket etmesidir bu.

İkinci hatamız, adama göre davranmamız. Karşımızdaki adam iri yarıysa, 'Buyur Abi', diyoruz, ufak tefekse, 'Ne var!' diyoruz. Oysa ki, insanların onuru birbirine eşittir.

Üçüncü hata, keyfimize göre davranmak. Keyfimiz yerindeyse eve girerken 'Merhaba millet' diyoruz, değilse surat asıyoruz. Oysa keyfimiz yerinde olsun olmasın insanlara saygılı davranmak zorundayız.

Diyorum ki, yerdeki ekmeğe saygılı olma konusunda ülkemde mutabakat var, kimse basamaz, ayağıyla dürtüklemez ya da öper, koyar bir kenara.

Ekmek nimettir kabul, peki insan nimet değil mi?

Sevginiz daim olsun...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder