Şöyle
bir içimi süpürdüm dün gece. Yosun tutmuş kenarlarımı da
ihmal etmedim. Sararmış yapraklarımı bir bir ayıkladım.
Olası bir yangında kolayca ateş almasınlar diye...
Meğer
ne çok biriktirmişim, gereksiz anıları, gereksiz insanları...
Buz tutmuş saçaklarım kadar tehlikeliydiler oysa. Erimelerini
bekleyemeden temizledim bir bir. İçimde kırılmış ne varsa
topladım. Derinden bir oh çektim!
Sonra,
kıyıda köşede kalmış, toza toprağa bulanmış çocukluk
anılarımı buldum. Ne değerli bir hazine oysa! Fincan takımıyla
oynayan bir kız var orada. Kahkahası bol. En küçük şeyden mutlu
olabilen küçük kızın kalbi de açıkça görülebiliyor. Her
daim sevmeye hazır ama sevilmeyi de hakediyor.
İçimdeki
Ben'le gidişata bakıyoruz artık. Gelecek gidecek ne varsa daha bir
hazırım. Korku, endişe, üzüntü devrini kapattım. Artık temiz
bir sayfa açmak lazım. Hayatı, kadifenin üstüne ince ince
işlemek lazım.
İpek
çarşaflarımı serdim. Lavantaları başucuma koydum. Pencerelerimi
sildim. Karşıdaki ormanı daha iyi görebilmek için...
Kulaklarımın pasını atmak için gramofona bir plak koydum.
Fırından yeni çıkmış ekmek tadında bir müzik bu. Dinledikçe
içim ısınıyor. Hiç olmadığım kadar rahatım.
Yemek
masamı hazırlıyorum şimdi. Hiç kullanmadığım kristal
bardaklarımı koyacağım. Yeter bekledikleri! Malum yeni
misafirlere yer açma zamanı, belki de yeni umutlara...
Menüde,
üstüne biraz umut serpiştirilmiş sevgi var. Çorba niyetine
içilecek hoşgörü var. Tatlı niyetine ise gülümseme. Bu, en
sevdiğim... Kalbimi de ortaya koydum, hiç solmayan çiçeklerle
birlikte...
Kapımı
açtım bekliyorum.
Yeni
misafirlerim kim olacak diye merak ediyorum.
tuğba ünsal
11.01.2015
11:19Not: Fotoğrafı; Yenişehir, Denizli'de çekmiştim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder