Evet.
Üzgünüm ama doğru. Dünya hiç olmadığı kadar kötülüklerle
dolu. Ve bu kötülüklerin tek kaynağı da maalesef bizleriz. Tek
suçlu biziz!
Savunma
kisvesi altında yapılan savaşları da biz çıkarıyoruz, masum
çocukları öldüren de biz. İnsanları yurtlarından süren de
biz, kargaşa yaratıp bunu asıl yapan
biz iken başkasının
üstüne atan yine biz!
Sadece
kendimize odaklandığımız için yanlış kararlar verip pek çok
masum insana zarar veren de biz! Teknolojide şu noktaya geldik, uzay
çağını yakaladık, Mars'a bile gittik dedik. Sağlıkta, eğitimde
şu gelişmeleri yakaladık dedik. Peki ya, insanlıkta nerelere
geldik? Asıl cevaplanması gereken soru bu bence.
Maalesef
dünya yaşanılması gittikçe zorlaşan bir kaos ortamına dönüştü.
Çocuklarımızın geleceği için endişelerimiz arttı. Bize
önderlik edip bu günlere getiren insanlara ne söz vermiştik, hala
neler yapıyoruz? 'Biz' kavramından oldukça uzaklaştık. Hala
farkedemiyoruz!
Eskiden
ne isek şimdi de bir farkımız yok açıkçası. Bu biraz da şuna
benziyor; Birileri -ki bunlar büyüyememiş insanlar- ortalığı
dağıtıyor, birileri de toplamaya çalışıyor. Hepsi bu. Belki de
bazılarımız dağıtmaya, kargaşa yaratmaya, bazılarımız da
toplamaya, kırılan ne varsa onarmaya yarıyor. Yani yaradılış bu
değil mi, kimse özünden uzaklaşamaz öyle değil mi? O zaman
kimse numara yapmasın. Ne isen O'sun!
İşte
bu yazıyı tam da dünyanın çıkan çivisini düzeltmeye çalışan,
kalplerde birleşmeyen yerleri dikişle tutturmaya çalışan
insanlar için yazıyorum. O kocaman gönülleriyle canla başla
çalışan, yaramazların her türlü işkencelerine büyük bir
sabırla katlanan, kısaca gittikçe daha da insanlaşan insanlar
için yazıyorum. İnanın onlar gerçekten varlar. Ve onlar olmasa
bizler çoktan batmıştık bile. O kocaman kalpleriyle sadece
insanlığın varolmasına çalışan nadide insanlar... İyi ki
varlar!
Onların
penceresinden bakarsak hayata, dışarıya ne kadar güçlü
görünmeye çalışsalar da -ki buna mecburdurlar- kalpleri bırakın
savaşları, en ufak bir kavgayı dahi kaldıracak durumları yoktur
aslında. Dedik ya kalpleri büyük diye... Bunun anlamı, en küçük
sevinci hissedebildiği gibi en küçük hüznü de hissedebilmek...
Terazi hassas yani!
Ne
ile uğraşıyorsa uğraşsınlar canla başla çalışırlar.
Akabinde ya işgüzarlıkla suçlanır, ya da en kötüsü 'Tembel'
yaftası yapıştırılır. Bütün işin sorumluluğunu alır,
kendine ait olmayanı bile... 'Yerimde gözü mü var?' denilir. Oysa
o, çatlakları görmüştür. Ve tavanın çökmemesiyle
ilgilenmektedir. Çünkü tavan çökerse tüm sevdikleri altında
kalacaktır. Hepsi bu!
Yine
de bir şey demez, sabrederler. Bazen Allah'a havale ettikleri olur.
Olayları es geçerler. Ayrıca hayat, bu tür insanlara gani
gönüllülüğün öneminden de bahsetmiştir. Demiştir ki hayat;
'Ne
olmak istiyorsun?'
Cevabını
yine hayat vermiştir;
'Koca
bir hiç!'
O
yüzden bu tip insanlar ne olacağım diye endişelenmez. Zaten 'Bir
Şey' olma dertleri yoktur. Zaten 'Bir Hiç' olduklarını ve hep
'Bir Hiç' olarak kalacaklarını çok iyi bilirler. Belki de güçlü
görünmelerinin altında yatan da bu hissiyattır. Kim bilir?
Kalbi
büyük ve olgun kişilikli insan profili, bazen de bir çocuk olarak
karşınıza çıkar. Size içime oturan bir anımı anlatmak
istiyorum;
Danışman
olduğum bir sınıf vardı. Orada uslu ve yapıcı çocukların
yanında şiddete meyilli, sürekli arıza çıkararak tüm ilgiyi
üstlerine çekmeyi başaran çocuklar da bulunmaktaydı.
İnsanoğlu
bu ya, ben de yaramazlarla daha fazla uğraşıp onları hem iyilerin
seviyesine getirmeye, hem de iyileri onlardan korumaya çalışıyordum.
Gel
zaman git zaman sınıfın birincisi olan çocuk, (yaramaz
çocuklardan dayak yediği halde ona sabretmesini tembihlemiştim!)
derslerini yapmaz oldu. Neşesi kaçtı. Dersleri düştü.. Nedenini
sorduğumda tarihi bir cevap aldım;
'
Öğretmenim
dedi, neden hep onlarla ilgileniyorsunuz? Sürekli onlarla
ilgilenmekten beni unuttunuz!'
Şok
oldum. İçimde yaşadığım acıyı tarif etmem mümkün değil.
Bir tarafı düzeltmeye çalışırken düzgün olanı bozmuştum.
Kendini çok yalnız ve terkedilmiş hissetmişti belli ki!
Evet,
insanoğlu olarak hata yaparız. Hatasız kul olmaz fakat ders
alabiliyorsak ve o hatayı tekrarlamıyorsak insan olarak kalabiliriz
diye düşünmekteyim. Böyle düşününce içimde oluşan umut sizi
bilmem ama bana devam etme gücü veriyor.
Evet,
millet olarak biraz negatif olayları görme eğilimindeyiz. Pozitif
olan çok görünmez. Görünse bile etkisi çabucak geçer. Ama
başımıza gelen felaketler, acılar, bizi yaralayanlar, hiç
unutulmaz. Sanırım duygusal bir millet olduğumuz için depresyona
da yatkınız gibi geliyor ama yine de psikologların işine
karışmayayım :)
Dünyayı
her gün kurtarıp temizleyen, bizlere 'İnsan' olmayı öğreten bu
tip insanlara bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. Her gün
dünyanın yaşanılacak bir yer olduğunu hatırlatıp bizlere umut
aşılayan insanlar;
İyi
ki varsınız!
Umarım
baki kalırsınız.
tuğba
ünsal
28.09.2014
14:51
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder