19 Ocak 2012 Perşembe

Bir sanatçıyı anlamak 2

19.01.2012


Dünyada karşılığını alamadığınız belki de en önemli olgu emeğinizdir. Hiçbir insan evladı emeğinin karşılığını alamadığı gibi yeterince bir değer de biçemez. Çünkü hakikaten karşılığı parayla pulla ölçülecek bir şey değildir, emeğin… Yaşamak için bir işe ihtiyacınız vardır ve bu işi daim ettirebilmeniz için bolca emeğe… Bir düşünün? Bu iş için nelerden vazgeçiyorsunuz, nerede olmanız gerekirken nerelerdesiniz? Vs…


Kimse parayı kolay kazanmıyor. Kolay para kazandığını düşünenler bile bir emek harcıyordur illaki! Sanırım diğer insanlarla olan iletişim en çok insanı yoran. Hele ki bugünlerde görgü kurallarının azaldığı bir zamanda yaşıyorsanız vay halinize…Halimize!


Kimileri için de biz sanatçıların dünyasını anlamak zordur. Bu yüzyılda bile bilim, sanatçıların beyninin nasıl çalıştığına cevap bulamazken

burada bahsedilen kimi insanların sanatçıları anlaması gerçekten daha zordur. Uğraş ister, üzerinde bolca düşünülmek ister.


Bir örnek verelim: Mesela oldu ki çok beğendiğiniz bir sanatçının atölyesini ziyaret ettiniz. İçeriye girdiniz. Şöyle gözünüz gönlünüz açıldı adeta! Her yer sanki bir renk cümbüşü! Nereye bakacağınızı hangi esere odaklanacağınızı şaşırdınız. Sanatçıyla da sanat hakkında birkaç kelam sohbet ettiniz. Öyle ya sanattan anlıyorsunuz, orayı ziyaret ettiğinize göre! En nihayet gönlünüze göre bir parça seçtiniz fiyatını sordunuz. Sonra üzerine birkaç ekleme daha yaptırdınız. Buraya kadar herşey normal görünüyor.


Sonra dediniz ki;


-Yanımda para getirmemişim. Akşam üstü bizim dükkana bir uğrayıp da alsanız parayı?


Sanatçı dediğin senin onurlu bir insandır, narindir. Uşağın değil!Bu bir!


Hadi es geçtiniz, eve giderken müşterinin dükkanına uğradınız. Para olarak size eklemelerin de haricinde ve bedelin altında bir para uzatılır. Dona kalırsınız.


Sanatçı dilenci midir? Burada sadaka mı veriliyordur? Bu iki!


İkinci şaşkınlığı üzerinden atan sanatçı, 'Hayır' der. 'Bırakın ana eseri daha eklemelerden de para almam gerek!'


Hayır kurumuyuz burada diye de içinden geçirir.


Ve ekler yine nazik tavrını koruyarak;


- Tabi siz beni bu eserleri yaparken hiç görmediniz, nasıl bir emek verdiğimi o yüzden bilmiyorsunuz.


Dükkandaki herkes sanki uzaydan gelmişcesine sanatçıya bakar. Öylece, aval aval!!!


Cüzdanın içinden yine bir komik parayı sanatçının eline tutuşturur alıcı, sanki bir matahmış gibi…'Sana bu para yeter, ne kadara mal ettin ki bu paraya satıyorsun, al şu parayı hayrını gör!' der gibi…


Bu noktada ikiye ayrılır sanatçı tipi:


1)Hala toydur ve gururludur. 'Senin parana ihtiyacım yok. Allah tependen baksın!' der ve olay mahalinden ayrılır.


2)'Ne münasebet, o emeğimi hiçe sayıyor diye ben niye emeğimi heba edeceğim' diyerek parasının geri kalanını ister. Bence iyi de eder!


Eminim özellikle sanatçı arkadaşlarım bu repliklerle sıkça karşılaşmışlardır. Zaten sanatla geçim sağlamak zor bir de cahil cüheyla takımıyla böyle münasebetsiz tavırlara şahit olmak tüm yaşam sevincini alır insanın.


Bu noktada sevgili memleketim insanına seslenmek istiyorum:


Eğer bir eser beğenirseniz fiyatını sorun, alabilecek gibiyseniz parasını verip güzel güzel evinizin yolunu tutarsınız.


Alamayacaksanız teşekkür edin, elinize sağlık deyin, sonra oradan uzaklaşın. Böyle alicengiz olaylarına hiç karışmayın! Hem bakın, Ne güzel sanatın havasını bile koklamış olmak size yetecek hatta artacak bile!


İşte böyle dostlar!


Bir başka görgü kuralı serisinde buluşmak üzere…


Şimdilik hoşçakalın.


Tuğba Ünsal

www.efruze.com


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder