12 Temmuz 2012 Perşembe





Birinde  olmak                                                                                                                                              



Hiç birinde olduğunuzu hissettiniz mi? Özel birinde... Sizi kanatlandıran, aklı bir karış havada bırakan biri... Olmadıysa böyle biri, üzgünüm ama hiç yaşamadınız bilin ki!

Çünkü hayat 'Ondan Önce' ve 'Ondan Sonra' diye başlar. Daha önce hiç yaşamıyormuşsunuz da O'nu gördükten sonra kalbiniz atmaya başlıyormuş hissidir bu. Neden yaratıldığınıza en güzel cavaptır aynı zamanda... Sizi hayata bağlayan bir yapıştırıcı görevi de görür üstelik, hiç ayrılmayı istemezcesine...

Ne diyordu şarkıda;

Bir kahve kokusunda
Bir tavşan niyetinde
Bir çorap fiyatında
Kalır bir yosunda
Bir deniz kıyısında
Bir martı kanadında
Bir vapur bacasında

Her yerde O'nu görürsünüz, her yerde 'O' olursunuz adeta... Bütün niyetlerinizde, bütün iyi dileklerinizde 'O' vardır. Tepeden tırnağa tüm duygularınızda O'nu yaşarsınız. Bir potada erimek onunla, boylu boyunca, kurulan her cümlede yan yana olmak istersiniz bir ömür boyunca... Bir kıvılcım kenarında, belki bir odun karasında... Farketmez nerede ve nasıl olacağı hayatın, bir yastıkta kıvrılmaca... Kimbilir belki de asla sobelenmemiş bir kovalamacada...

Hiç bitmeyecek bir romanda, sadece iki kişinin oynadığı bir piyeste olmak istersiniz. Kavuşamamak gibi bir derdiniz olmaz artık... Melankoliden çıkmıştır iş. Dedik ya bir potada erimek diye... Bir şarkıda O'nu yaşamak diye... Farketmez sizin için yanınızda olması, olmaması, kucak açıp uyumaması... Çünkü derinlerde ama çok derinlerde kaplamıştır ruhunuzu, sevgisi, o sımsıcacık gülümsemesi... Tekrar ve tekrar teşekkür edersiniz Tanrı'ya, bu perde hiç bitmesin istersiniz.

Ne olursa olsun sevmek bu noktada başlıyor artık... Tanrı'yı daha bir hissettiğiniz, ruhunuzun sevinçle yıkandığı bir dönemdir artık bu. Kırık kalplerin onarıldığı, bitmemiş cümlelerin kapandığı, sade ama sımsıcak bir kalbin attığı zamandır. 'Ne iyi ettim de yaratıldım' dersiniz. İçiniz içinize sığmaz. Cümleleriniz 'Çok şükür'lüdür artık.
Ee, kolay mı eş ruhunuzu buldunuz. Pes etme, vazgeçme zamanı mıdır artık!

İşin komik tarafı yanınızda olmasa bile o içte hissedilen boşluk hissi tamamen ortadan kalkmıştır. O hep rahatsız eden, sizi sizden eden boşluk... Doldurmak için onca çaba sarfettiğiniz ama bir türlü dolmayan yanınız... Benzini dolmuş bir arabada, fitili ateşlenmiş bir gaz lambasındasınızdır artık. Korku yok, endişe hiç yoktur hayatınızda...


Sezonu yeni açılmış bir dizide gümbür gümbür başlar hayatınız... Hiç solmayan çiçeklerle bezenmiştir o güzelim zamanlarınız... Keşkeleri tükenmiş, kendinden emin bir kelebeksinizdir artık. Uçmaya yeni başlamanın o doyulmaz zevki ve hafifliğiyle kendinizi 'AŞK'ın kollarına bırakırsınız. Süzülüp dalarsınız semasında!

Ve bilirsiniz ki...

Hiç bitmez bu sevda!

Denizde bir kum tanesi gibi hissederken bir de bakarsınız 'Çok' olmuşsunuz, akmışsınız semaya... Aynı aşkla dinlediğiniz bir müziği hiç bıkmadan tekrara almanız gibi tekrar tekrar yaşarsınız O'nunla geçmiş tüm zamanları... Aynı sevdiğiniz bir içki gibi tekrar tekrar yudumlarsınız hayatı... Bonkörlükte üstünüze yoktur. Dağıtırsınız hiç korkmadan sevginizi, esirgemezsiniz kimseden ümit etmeyi, edilmeyi...

Cümlerler de şarkılar gibi başlar. 'Lalalay lalalay...' Ne iyi ettim de doğdum dersiniz, sadece havayla beslenirsiniz. Günler geçer gider ama hiç ziyan olmamış hissedersiniz.


Eğer varsa böyle hissettiren biri,


Ne mutlu size...

İşte böyle dostlar...

Aşkla ve muhabbetle...

E

Not: Şarkının sözleri Ezgi'nin Günlüğü'nden 'Aşk biter mi?', fotoğraf ise Hollanda'da bir botanik bahçesinden...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder